ISSN - 1300-0578 | e-ISSN - 2687-2242
JARSS - JARSS: 27 (2)
Cilt: 27  Sayı: 2 - 2019
1. 
İçindekiler
Contents

Sayfalar II - VI (1389 kere görüntülendi)

DERLEME
2. 
Kalıtsal Hemoglobinopatilerde Zor Karar: Kan transfüzyonu; ne zaman, nasıl, niçin?
Difficult Decision in Hereditary Hemoglobinopathies: Blood transfusion; when, how, why?
Şebnem Atıcı, Levent Özdemir
doi: 10.5222/jarss.2019.25743  Sayfalar 77 - 86 (2303 kere görüntülendi)
Orak hücreli anemi ve talasemi, dünyada en sık görülen kalıtsal hemoglobinopatilerdir. Kronik hemolitik anemi ile seyrederler. Yaşam kaliteleri için aralıklı kan transfüzyonuna gereksinim duyarlar. Sıklıkla dokuya oksijen sunumunda problem yaşayan bu hastalarda erken yaşlarda çoklu organ yetmezlikleri gelişir. Kan transfüzyonunun yan etkilerini sık yaşayan ve organ fonksiyonları sınırda olan bu hastaların anestezi yönetimleri oldukça zor ve karmaşıktır. Ne yazık ki, bugüne kadar hastalarda perioperatif komplikasyonların azaltılabilmesi açısından gerekli transfüzyon miktarı ve hemoglobin düzeyleri konusunda, kanıta dayalı, ortak bir görüş oluşturulamamıştır. Literatürde varolan veriler, özellikle preoperatif döneme odaklanmış, az sayıdaki randomize kontrollü çalışmalar ve olgu sunumlarıdır. Bu derlemede orak hücreli anemi ve talasemiler ayrı başlıklar halinde ele alınmış, hemoglobinopatili hastalara uygulanan perioperatif transfüzyonların gereklilikleri değerlendirilmeye çalışılmıştır.

3. 
Prophylactic use of antibiotics in the Intensive Care Unit
Hektor Sula, Rudin Domi
doi: 10.5222/jarss.2019.29491  Sayfalar 87 - 93 (1190 kere görüntülendi)

ÖZGÜN ARAŞTIRMA
4. 
Ultrasonografi Eşliğinde Infraklavikular Brakial Pleksus Blok Uygulamasında Kullanılan 3 Farklı Bupivakain Konsantrasyonlarının Karşılaştırılması
Comparison Of 3 Different Bupivacine Concentrations Used In The Ultrasound Guided Infraclavicular Brachial Plexus Block
Semih Başkan, Fahri Acar, Gökhan Demirelli, Hidayet Unal
doi: 10.5222/jarss.2019.22932  Sayfalar 94 - 99 (1632 kere görüntülendi)
GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çift kör, randomize, prospektif çalışmada üst ekstremite cerrahisinde ultrason kılavuzluğunda infraklaviküler blok uygulamasında 3 farklı bupivakain konsantrasyonunu karşılaştırılması amaçlandı.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Bu klinik çalışma 18-65 yaşlarında dirsek, önkol, el bileği veya el cerrahisi geçiren 150 hasta üzerinde yapıldı. Hastalar eşit ve randomize olarak üç gruba ayrıldı (n = 50). Birinci gruba 20 mL% 0,5 bupivakain, ikinci gruba 20 mL% 0,375 bupivakain ve üçüncü gruba 20 mL % 0,25 bupivakain uygulandı. Duyusal ve motor blok başlangıç zamanı, cerrahi süresince motor blok skoru, ek anestetik ve analjezik gereksinimi, duyu ve motor blok gerileme zamanı, hasta ve cerrah memnuniyeti kaydedildi.
BULGULAR: Duyusal blok, motor blok ve cerrahiye uygunluk süresi başlangıcı % 0,25 grubunda diğer gruplara göre anlamlı olarak daha uzundu (P = 0.05). Motor blok skoru da % 0,25 bupivakain gruplarında daha düşüktü. En erken duyusal motor blok gerileme zamanı ve analjezik gereksinimi % 0,25 bupivakain grubunda kaydedildi. Hasta ve cerrah memnuniyeti farklı değildi.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Bu veriler sonucunda% 0.25 bupivakain konsantrasyonu dezavantajlı olmasına rağmen, etkili duyusal blokaj nedeniyle tam motor bloğun istenmediği hasta gruplarında tercih edilebilir. Erken postoperatif motor muayeneye imkan vermesi ve fizyoterapi planlanması açısından önemlidir.

5. 
Çocuk Hastalarda Fleksibl Fiberoptik Bronkoskopide Laringeal Maske Uygulaması: 125 Olgunun Değerlendirilmesi
Laryngeal Mask Airway Application in Flexible Fiberoptic Bronchoscopy in Pediatric Patients: Evaluation of 125 Cases
Gülsen Keskin, Mine Akin, Yeşim Şenaylı, Sibel Saydam, Devrim Tanıl Kurt, Sengul Ozmert, Feyza Sever, Güzin Cinel
doi: 10.5222/jarss.2019.36025  Sayfalar 100 - 105 (1425 kere görüntülendi)
GİRİŞ ve AMAÇ: Laringeal maske (LMA)’nın fleksibl fiberoptik bronkoskopi (FFB) sırasında kullanımı diğer havayolu araçlarıyla karşılaştırıldığında daha avantajlıdır. Bu çalışmada, çocuk hastalarda ffb’de havayolu idamesi için LMA kullanımının uygulama başarı oranları ve karşılaşılan postoperatif komplikasyonları hastaların demografik özellikleri, ASA risk grupları, anestezi süresi ve bronkoskopik tanıları ile değerlendirerek literatür eşliğinde gözden geçirilmesi planlandı.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Mart 2013- Ekim 2015 tarihleri arasında FFB yapılan çocuk hastaların dosyaları geriye dönük olarak incelendi. Hastaların demografik verileri, FFB’de havayolu idamesi için kullanılan havayolu gereci (LMA, endotrakeal tüp, yüz maskesi), bronkoskopi endikasyonları, bronkoskopik tanıları, anestezi süresi, işlem sonrası desaturasyon, laringospazm, bronkospazm ve reentübasyon gereken hasta sayısı kaydedildi.
BULGULAR: Yaş aralığı 7 gün-18 yaş olan toplam 125 çocuk hasta değerlendirmeye alındı. Median yaş 44 ay (çeyrekler arası aralık 11.5-124), median ağırlık 15 kg (çeyrekler arası aralık 8-30) olarak bulundu. En sık FFB endikasyonu tekrarlayan akciğer enfeksiyonu (%26.4) idi. LMA hastaların %95.9’unda başarı ile uygulandı. Toplamda 7 hastada (% 5.6) geçici hipoksi, 1 hastada (%0.8) bronkospazm görüldü. İki hasta entübe edilerek yoğun bakıma alındı. Çok değişkenli logistic regresyon testi ile anestezi süresinin 45 dakikadan uzun sürmesinin komplikasyon riskini 7 kat arttırdığı saptandı.
TARTIŞMA ve SONUÇ: LMA yoluyla FFB çocuk hasta grubunda güvenli bir yöntemdir. Komplikasyon riski ASA risk grubu, yaş, kilo, LMA boyutları ile değil uzun anestezi süresi ile artmaktadır.

6. 
A Prospective Randomized Comparative Study between Baska Mask, Proseal LMA and I Gel during Positive Pressure Ventilation in Laparoscopic Cholecystectomy
Ramkumar Dhanasekaran, Gautam Dilip Mehta, Aruna Parameswari
doi: 10.5222/jarss.2019.54254  Sayfalar 106 - 111 (1846 kere görüntülendi)

7. 
Spinal Anestezi İle Sezaryen Yapılacak Gebelerde Pasif Bacak Kaldırma Uygulamasının Hipotansiyonu Önlemedeki Etkinliği
The Efficiency Of Preventing Hypotension By Passive Leg Raise Application In Pregnant Women Planned For Cesarean Section Under Spinal Anesthesia
Emin Mehmet İnce, Ali Sızlan, Serkan Senkal, Tarık Purtuloğlu, Umut Kara, Gokhan Ozkan, Ercan Kurt
doi: 10.5222/jarss.2019.65265  Sayfalar 112 - 120 (1370 kere görüntülendi)
GİRİŞ ve AMAÇ: Hızlı, derin, simetrik duyusal ve motor blok sağlayarak sezaryen için uygun şartları sağlayan spinal anestezide sempatektomiye bağlı bir komplikasyon olan hipotansiyon gebelerde yaklaşık %60-80 arasında görülmektedir. Çalışmamızda gebelerde pasif bacak kaldırma uygulamasının spinal anestezi sonrası oluşan hipotansiyonu önleme ya da derinliğini azaltmadaki etkinliğini belirlemek amaçlanmıştır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Çalışmaya spinal anestezi ile sezaryen yapılması planlanan 18-40 yaş arası 40 gebe dahil edildi. Tüm hastalara preoperatif 15 ml/kg kolloid yüklemesi ve antiasid profilaksisi sonrası L4-5 aralığından spinal anestezi yapıldı. Enjeksiyon sonrası pasif bacak kaldırma grubundaki hastalar supin pozisyona alınarak operasyon masası önceden işaretlenmiş olan pozisyona getirilip 30°’lik bacakların belden açılanması sağlandı. Kontrol grubundaki hastalar ise supin pozisyonda bırakıldı. Hastaların spinal anestezi öncesi ve sonrası 2., 4., 6., 8., 10., 13., 16., 19., 21., 24., 27. ve 30. dakikalardaki hemodinamik verileri kaydedildi. Ayrıca bebeğin kilosuna, APGAR skoruna ve kan gazı değerlerine bakıldı.
BULGULAR: Çalışmaya dahil edilen hastaların demografik özellikleri benzerdi ve tamamında sezaryen için bilateral yeterli blok seviyesi elde edildi. Sistolik arter basıncı 4. ve 6. dakikalarda kontrol grubunda, 16. dakikada ise pasif bacak kaldırma grubunda daha düşük bulundu. Efedrine ihtiyaç duyan hasta sayısı, total uygulanan efedrin miktarı ve hipotansiyon insidansı pasif bacak kaldırma grubunda anlamlı olarak düşük bulundu. Neonatal değerlendirmede her iki grupta da anlamlı fark yoktu. Gebelerin sezaryen için geliş şekilleri, açlık süreleri ve bebeklerin kiloları arasında hem grup içi karşılaştırmalarda hem de tüm hastalara bakıldığında gruplar arasında fark olmadığı belirlendi.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Spinal anestezi sonrası yapılacak pasif bacak kaldırma manevrasının hipotansiyonu tamamen önlemese de insidansını ve derinliğini etkin bir şekilde azalttığı belirlendi.

8. 
Modifiye Radikal Mastektomi ve Aksiller Lenf Nodu Diseksiyonunda Ultrason Eşliğinde Yapılan Yüzeyel Serratus Plan Bloğunun Akut Postmastektomi Ağrısına Etkisi: Randomize Kontrollü Çalışma
The Effect of Ultrasound Guided Superficial Serratus Plane Block For Acute Post mastectomy Pain After Modified Radical Mastectomy and Axillary Lymph Node Dissection: A Randomized Controlled Study
Ahmet Murat Yayik, Ali Ahiskalioglu, Muhammet Mustafa Sulak, Elif Oral Ahiskalioglu, Muhammet Ahmet Karakaya, Erkan Cem Çelik, Erdem Karadeniz, Haci Ahmet Alıcı
doi: 10.5222/jarss.2019.85570  Sayfalar 121 - 127 (4187 kere görüntülendi)
GİRİŞ ve AMAÇ: Meme kanseri kadınları etkileyen en yaygın kanser türüdür. Her yıl binlerce hasta meme ve aksiller bölgeden cerrahi geçirmektedir. Bu cerrahi esnasında çok ciddi bir akut postoperatif ağrı meydana gelmektedir. Ultrasonografini kullanımının son yıllarda rejyonel anestezi pratiğinde artmasıyla birlikte plan blokları da oldukça popüler hale gelmiştir. Bunlardan birisi de serratus kasının üzerine veya altına lokal anestezik yayılımı ile tanımlanan serratus plane bloğudur (SPB). Bu çalışmanın amacı meme kanseri nedeniyle modifiye radikal mastektomi ve lenf nodu diseksiyonu yapılacak hastalarda yüzeyel SPB’nun postoperatif opioid tüketimine etkisini araştırmaktır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Etik onam alındıktan sonra 18- 65 yaş arası, ASA I-III modifiye radikal mastektomi ve aksiller lenf nodu diseksiyonu yapılacak olan 48 hasta randomize olarak serratus blok (grup SPB, n=24) veya kontrol grubu (grup K, n=24) olarak iki gruba ayrıldı. SPB grubuna ultrasound eşliğinde 30 ml %0,25’lik bupivakain serratus kası üzerine SPB uygulandı. Grup K’ya ise ultrasound eşliğinde 2 ml salin subkutan cerrahi öncesi uygulandı. Postoperatif dönemde 12 saatte bir 50 mg dexketoprofen trometamol ve intravenöz fentanil ile hasta kontrollü analjezi düzenlendi. Aktif ve pasif visual analog skala (VAS) ile postoperatif analjezi değerlendirildi. Opioid tüketimi, ek analjezi ihtiyacı ve opioid ile ilişkili yan etkiler ilk 24 saatte kaydedildi.
BULGULAR: SPB grubu 24 saatlik fentanil tüketimi açısından kontrol grubundan anlamlı olarak daha düşük bulunmuştur (123,96±72,04 vs 345,83±207,56 sırasıyla p<0,001). Hastaların postoperatif tüm ölçüm zamanlarında VAS değerleri Grup SPB’de kontrol grubuna göre anlamlı derecede düşüktü (p<0,05). Ek analjezik ihtiyacı; Grup SPB’de kontrol grubuna göre anlamlı derecede düşüktü (3/24 vs 9/24 sırasıyla p=0,046).
TARTIŞMA ve SONUÇ: Yüzeyel SPB; MRM ve AD cerrahisinde kolay uygulanabilir olması, mükemmel bir analjezi sağlaması ve opioid tüketimini azaltmasıyla postoperatif ağrı yönetimi için güvenle kullanılabilir.

9. 
Geriatrik Hastaların Dental Tedavilerinde Anestezi Yönetimi
Anaesthesia Management in Dental Treatment of Geriatric Patients
Hatice Akpınar
doi: 10.5222/jarss.2019.46855  Sayfalar 128 - 132 (1368 kere görüntülendi)
GİRİŞ ve AMAÇ: Dental tedavilerin büyük bir kısmı lokal anestezi ile yapılmaktadır. Ancak genel anestezi ve sedasyonun da gerekli olduğu dental işlemler olabilir. Geriatrik hastalarda anestezi normalden daha risklidir.Bu çalışmada amacımız anestezi açısından ciddi riskleri olabilecek yaşlı hastalarda, uygulanan anestezik yaklaşımları literatür eşliğinde tartışmaktır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Hastanemiz genel anestezi ameliyathanesinde 2014 nisan-2018 nisan tarihleri arasında tedavi olmuş 8535 hasta incelendi. 65 yaş ve üzeri 42 hasta dosyası retrospektif olarak değerlendirilmiştir.
BULGULAR: Hastaların %61.9’u kadın, %38.1’i erkekti. Hastaların %48’ine ise genel anestezi uygulandı. 16 hastada nazal entübasyon yapılırken 4 hastada oral entübasyon yapıldı. Ortalama anestezi süresi 75.52 dakika olarak kaydedildi. Hastaların %35’inde postoperatif analgezi için lokal anestezik infiltrasyonu, %35’inde tramadol, %15’inde paracatemol, %5’inde nonsteroid antienflamatuar ilaç kullanıldı. Eşlik eden en sık yandaş hastalık hipertansiyon ve diyabetti. Hastalar en çok antihipertansif, oral antidiyabetik, antiaritmik ve antikoagülan ilaç kullanmakta idiler.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Anestezi açısından geriatrik yaş grubu özellikli bir hasta grubudur. Yaşlı hastalarda yapılacak dental cerrahi işlem için genel anestezi tercih edilecekse oluşabilecek komplikasyonları azaltmak için; bu yaş grubunun fizyolojisi, eşlik eden yandaş hastalıkları ve sürekli kullandıkları ilaçların anestezik etkileşimleri konularında daha dikkatli davranarak sorunsuz bir anestezi süreci yönetilebilir kanaatindeyiz.

10. 
Bariatrik Cerrahide Havayolu Yönetimi Deneyimlerimiz
Airway Management Experiences In Bariatric Surgery
Betul Kocamer Simsek, Yunus Baydilek
doi: 10.5222/jarss.2019.68077  Sayfalar 133 - 138 (1079 kere görüntülendi)
GİRİŞ ve AMAÇ: Obez hastalar, obez olmayan hastalara göre havayolu morbiditesi açısından daha risklidirler. Ancak literatürde, obezlerde zor trakeal entübasyon ve zor maske ventilasyonunu ön gösterecek faktörler ile ilgili çelişkili veriler bulunmaktadır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Laparoskopik sleeve gastrektomi ameliyatı geçiren 196 hasta çalışmaya dahil edildi. Rokuronyum ile nöromüsküler blokaj (NMB) sağlandı. Ameliyat sonunda, sugammadeks ile NMB'nin tamamen geri dönüşü sağlandı. Mallampati skorları, Cormack-Lehane skorları, entübasyon deneme sayısı, ventilasyon ve Obstrüktif uyku apne sendromu (OUAS) verileri kaydedildi.
BULGULAR: Mallampati skoru 4 zor ventilasyon durumu ve OUAS ile ilişkili bulundu. Ayrıca, Cormack-Lehane skoru 4 olan hastaların hiçbiri ilk denemede entübe edilemedi. Daha yüksek Cormack-Lehane skorları (3 ve 4), daha zor ventilasyon durumu ve OUAS ile ilişkili bulundu. Standart indüksiyon ve transtrakeal entübasyon sırasında, anestezi uzmanlarında endişe duyusu hiç, orta ve yüksek olarak sorgulandı. Standart indüksiyon ve transtrakeal entübasyonun % 98.5'i sırasında anestezi uzmanları endişe durumlarını "hiç" olarak belirttiler. OUAS ileri yaş ile ilişkili bulundu.
TARTIŞMA ve SONUÇ: BMI tek başına zor entübasyonu öngörmezken, obez hastalarda anatomik nedenlerden dolayı maske ventilasyonu tahmin edilebileceği gibi zordu. OUAS hastaları ve yüksek Mallampati skoru (3 ve 4) olan morbid obez hastaların entübasyonu zor olabilir. Ameliyathanede sugammadeks varlığı anestezistleri cesaretlendirmektedir.

OLGU SUNUMU
11. 
Epidural Steroid Enjeksiyonu Sonrasında Gelişen Bir Herpes Zoster Olgusu
A Case Of Herpes Zoster Following An Epidural Steroid Injection
Bülent Barış Güven, Fulya Yurtsever, Temel Güner, Sedat Temircan, Ömer Bakal, Ayşın Ersoy
doi: 10.5222/jarss.2019.54154  Sayfalar 139 - 142 (1903 kere görüntülendi)
Herpes zoster arka kök ganglionlarında latent olarak kalan Herpes zoster virusun, özellikle malignite, enfeksiyon, steroid kullanımı veya kronik böbrek yetmezliği gibi bağışıklık sisteminin baskılandığı durumlarda, reaktivasyonu sonucu oluşur. Bunların bir kısmında çok ağrılı seyreden post herpetik nevralji(PHN) tablosu gelişir. Literatürde PHN’nin tedavisi için epidural steroid kullanımına dair pek çok yayın varken paradoksal bir şekilde, stereoid enjeksiyonuna bağlı gelişen PHN sadece iki olguda bildirilmiştir. Bu makalede, lumbar spinal stenozun neden olduğu bel ağrısı nedeniyle epidural steroid uygulanan kronik böbrek yetmezlikli bir hastadaki Herpes zoster tablosu sunuldu.

12. 
Pediatrik Alt Ekstremite Cerrahisi için Ultrason Eşliğinde Distal Adduktor Kanal Bloğu: Olgu Sunumu
Ultrasound Guided Distal Adductor Canal Block for Pediatric Lower Limb Surgery: A Case Report
Ahmet Murat Yayik, Ali Ahiskalioglu, Erkan Cem Çelik
doi: 10.5222/jarss.2019.92486  Sayfalar 143 - 145 (1287 kere görüntülendi)
Amaç: İskelet kas sistemi deformitesi cerrahisi, postoperatif ciddi ağrıya neden olan major ameliyatlardır. Bu durum özellikle pediatrik hastalarda fizyolojik ve psikolojik yan etkilerle ilişkilidir. Distal addüktör kanal bloğu yetişkin hastalarda uygulanmış, femoral ve siyatik sinirde duyusal blokaj sağladığı gösterilmiştir. Bu blok, pediatrik alt ekstremite cerrahisinde de yeterli analjezi sağlayabilir.
Yöntem: Fibular ve tibial osteotomi ile Ilizarov eksternal fiksatörü uygulanan beş yaşındaki pediatrik hastaya postoperatif distal adductor kanal bloğu uygulandı. Postoperatif 24 saatlik ağrı skorları ve ek analjezik gereksinimi değerlendirildi.
Bulgular: Postoperatif 24 saatlik ağrı skorları 0-2 arasındaydı, hasta iyi uyudu ve işlemden sonra 16 saat boyunca ek analjezik ihtiyacı olmadı.
Sonuç: Distal addüktör kanal bloğu, pediatrik alt ekstremite cerrahisi için tek bir enjeksiyon ile iki siniri bloke ederek etkili postoperatif analjezi sağlayabilir.

13. 
Spontan İntrakraniyal Hipotansiyon Tanılı Olguda Tekrarlanan Kan Yaması Tedavisi
Repeated Blood Patch Treatment In A Patıent With Spontaneous Intracranial Hypotension
Bülent Barış Güven, Uğur Burak Şimşek, Nazim Atilla Sezer, Temel Güner, Fulya Yurtsever, Ayşın Ersoy
doi: 10.5222/jarss.2019.08208  Sayfalar 146 - 150 (2234 kere görüntülendi)
Spontan intrakraniyal hipotansiyon (SİH) herhangi bir travmatik girişim olmaksızın ortaya çıkan beyin omurilik sıvısı (BOS) basıncındaki (< 6 cmH2O) düşüş ve postural baş ağrısı ile karakterize klinik bir tablodur. SİH’ın ortaya çıkış nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte büyük oranda spinal meninkslerdeki konnektif dokunun yapısal bozukluğu sorumlu tutulmaktadır. Orta-ileri yaşlı kadınlarda daha sıklıkla görülmektedir. Boyun ağrısı, bulantı, kusma, diplopi, kranial nöropatiler, vertigo, tinnitus, fotofobi, nistagmus ve işitme bozuklukları gibi nörolojik semptomlar baş ağrısına eşlik edebilmektedir. Kraniyal MR görüntüleme (MRG) ‘de pakimeningeal kontrast tutulumu ve beyin dokusunun aşağı doğru yer değiştirmesi tanıda önemlidir. Tedavi, sırasıyla konservatif yöntemler (yatak istirahatı, sıvı replasmanı, kafein), epidural kan yaması ve cerrahi yöntemlerden oluşmaktadır. Bu makalede konservatif yöntemler ile tedavi edilemeyen SİH olgusundaki epidural kan yaması uygulamasını literatürler eşliğinde tartıştık.

14. 
Chanarin Dorfman Sendromlu hastada anestezi yönetimi
Anesthesia management in patient with Chanarin DorfmanSyndrome
Alparslan Koç, Nurhan Eren
doi: 10.5222/jarss.2019.87597  Sayfalar 151 - 154 (1504 kere görüntülendi)
ÖZET;
AMAÇ:
Biz bu olguda Chanarin Dorfman Sendromu (CDS) tanısı olan mesane taşı nedeniyle opere edilecek bir hastada Total intravenöz anestezi (TİVA) uygulamasını irdeledik.
YÖNTEM:
Hastada özofagus varis kanaması öyküsü mevcut idi. Ayrıca tetkiklerinde INR: 1.71 sn % INR tespit edidi. Hastanın rejyonel enesteziyi reddetmesiyle birlikte genel anestezi düşünüldü. İnhaler anestezik ajanların izole hepatotoksik etkileri nedeniyle olguda TİVA tercih edilmiştir.
BULGULAR:
Hastada TİVA güvenle uygulanmış operasyon sırasında komplikasyon görülmemiştir. Operasyon sonrası bir aylık süreçte haftalık bakılan karaciğer testlerinde anlamlı değişiklik görülmemiştir.
SONUÇ:
CDS gibi nadir görülen olgularda anestezi amacıyla TİVA uygulamasının güvenle kullanılabileceği düşüncesindeyiz.