ISSN - 1300-0578 | e-ISSN - 2687-2242
JARSS - JARSS: 30 (3)
Cilt: 30  Sayı: 3 - 2022
1. 
Kapak
Cover

Sayfa I (380 kere görüntülendi)

2. 
Danışma Kurulu
Advisory Board

Sayfalar II - V (456 kere görüntülendi)

3. 
İçindekiler
Contents

Sayfalar VI - VII (321 kere görüntülendi)

DERLEME
4. 
Kraniyosinostozis Cerrahisinde Anestezi Uygulamaları
Anesthesia Management for Craniosynostosis Surgery
Onur Özlü
doi: 10.54875/jarss.2022.69370  Sayfalar 163 - 170 (1490 kere görüntülendi)
Kraniyosinostozis kraniyal sütürlerden bir tanesinin veya daha fazlasının prematüre füzyonudur. İzole kraniyosinostozislerde normal beyin gelişimini ve normal kognitif fonksiyonları sağlamak, kozmetik deformiteleri düzelterek psikososyal olumsuz sonuçları önlemek için cerrahi işlemler uygulanır. Bu hastaların çoğunlukla infant olmaları, perioperatif dönemde belirgin kan kayıpları ile birleştiğinde, bu olguların anestezi yönetimini zorlaştırır. Perioperatif dönemde havayolunun güvenliğini sağlamak, kan transfüzyonları ve elektrolitli sıvıların infüzyonuna bağlı metabolik komplikasyonlar ile baş etmek, hipotermiyi önlemek, postoperatif ağrı yönetimi, bulantı kusma tedavisi anestezi uygulamalarının ana konularındandır. Doğru preoperatif planlama, monitorizasyon, zamanında kan ve sıvı infüzyonu ile mükemmel sonuçlar alınabilir.

ÖZGÜN ARAŞTIRMA
5. 
Ultrasonografi Eşliğinde Uygulanan Transversus Abdominis Plan Bloğunun İnguinal Herni Cerrahisi Sonrası Gelişen Kronik Ağrı Üzerine Etkisi: Retrospektif Kohort Çalışma
The Effect of Ultrasound-Guided Transversus Abdominis Plane Block on Chronic Pain Experienced After Inguinal Hernia Surgery: A Retrospective Cohort Study
Fatih Şimşek, Gökhan Özkan
doi: 10.54875/jarss.2022.97752  Sayfalar 171 - 175 (497 kere görüntülendi)
Amaç: Bu retrospektif çalışmanın amacı, inguinal herni onarımı esnasında ultrasonografi eşliğinde uygulanan transversus abdominis plan (TAP) bloğun postoperatif oluşan kronik ağrı üzerine etkinliğini değerlendirmektir.
Yöntem: Temmuz 2018 ile Ekim 2019 tarihleri arasında genel anestezi altında Lichtenstein tekniğiyle tek taraflı elektif greftli inguinal herni ameliyatı olan hastaların retrospektif olarak kayıtları incelendi. Hastalar intraoperatif TAP blok uygulanmayan (Grup 1, n=38) ve uygulanan olarak (Grup 2, n=32) iki gruba ayrıldı (n=70). Postoperatif 6. aydan sonra hastalar telefonla aranarak; ameliyattan önce kronik ağrı varlığı, varsa ağrının karakteri, günlük aktivitelerini sınırlayıp sınırlamadığı öğrenildi ve not edildi. Kronik ağrı ölçümü için Sayısal Derecelendirme Ölçeği ağrı skoru kullanıldı; 3 ve üzeri değerler kronik ağrı olarak kabul edildi.
Bulgular: Bu çalışmaya Grup 1‘de 38 ve Grup 2’de 32 hasta olmak üzere toplam 70 hasta dâhil edildi. Postoperatif 6. ayda kronik ağrı görülen hasta oranı (n=21) %30’du. Gruplar arasında kronik ağrı gelişimi açısından anlamlı bir fark yoktu [Grup 1 (n=14, %36,8 ); Grup 2 (n=7, %21,8)]. Hastaların ağrı karakterlerinin en sık yanıcı tarzda olduğu gözlendi.
Sonuç: Ultrasonografi eşliğinde uygulanan TAP bloğun kronik ağrı gelişimi üzerine anlamlı bir etkisinin olmadığı sonucuna vardık.

6. 
Propofol ve Rokuronyum Enjeksiyon Ağrısı İçin Vibrasyon Anestezisi
Vibration Anesthesia for Propofol-Rocuronium Injection Pain
Aygün Güler, Namık Nebi Özcan
doi: 10.54875/jarss.2022.03274  Sayfalar 176 - 181 (718 kere görüntülendi)
Amaç: Propofol ve roküronyum enjeksiyon ağrısını önlemek veya azaltmak için birçok strateji üzerinde çalışılmış ise de halen hastalar için stres kaynağı olmaya devam etmektedir. Vibrasyon uygulanması fasiyal kozmetik enjeksiyonlarda ve bazı damar yolu açma prosedürlerinde ağrıyı kesmek veya azaltmak için kullanılan etkili bir yöntemdir. Ancak propofol ve roküronyum enjeksiyon ağrılarına etkisi üzerinde yeterli çalışma yapılmamıştır. Çalışmamızda amaç, vibrasyon anestezisinin propofol ve roküronyum enjeksiyon ağrılarına etkisini değerlendirmektir.
Yöntem: Genel anestezi altında elektif jinekolojik operasyon planlanan 51 hasta çalışmaya dahil edilmiştir. El üstünden, 20 G intravenöz kanül ile damar yolu açılmasını takiben Grup V’de (n=25 hasta) intravenöz kateter trasesi üzerine 1 dakikalık vibrasyon uygulanmasından sonra, Grup C’de (n=26 hasta) ise hiçbir işlem uygulanmadan propofol ve roküronyum enjeksiyonu yapılmıştır. Propofol ağrısı, McCrirrick ve Hunter skalası, roküronyum enjeksiyon ağrısı ise dört nokta skalası ile değerlendirilmiştir.
Bulgular: Propofol enjeksiyon ağrısı vibrasyon uygulanan grupta, kontrol grubundan istatistiksel olarak daha düşük bulunmuştur (p=0,007). Ağrı hissetmeyen hasta yüzdesi Grup V’de %88, Grup C’de %46 olarak bulunmuştur. Roküronyuma bağlı istemsiz hareket insidansı Grup V’de istatistiksel olarak daha düşük olup (p=0,043), ağrı hissetmeyen hasta yüzdesi Grup V’de %28, Grup C’de ise %3,8’dir.
Sonuç: Propofol ve roküronyum enjeksiyonundan önce uygulanan vibrasyon anestezisi enjeksiyon ağrısını anlamlı olarak azaltmaktadır.

7. 
Elektif Sezaryenlerde Bacak Kaldırma Spinal Kaynaklı Hipotansiyonu Önler mi? Randomize Kontrollü Bir Çalışma
Does Leg Raising Prevent Spinal-Induced Hypotension in Elective Cesarean Sections? A Randomized Controlled Study
Mustafa Deniz Sarı, Erhan Özyurt
doi: 10.54875/jarss.2022.25348  Sayfalar 182 - 187 (509 kere görüntülendi)
Amaç: Elektif sezaryen (C/S) ameliyatlarında spinal anesteziye bağlı hipotansiyonu önlemede bacak kaldırma (LR) yönteminin etkinliğini araştırmayı amaçladık.
Yöntem: Çalışmaya 140 term gebe dahil edildi. Hastalar bacak kaldırma grubu (Grup L, n=70) ve kontrol grubu (Grup C, n=70) olarak iki gruba ayrıldı. Spinal anestezi sonrası Grup L’deki hastaların topuklarının altına yatay düzlemle 30 derecelik açı yapacak şekilde yükseklik yerleştirildi. Grup C’de herhangi bir müdahale yapılmadı. Belirlenen aralıklarla hastaların hemodinamik ve operasyon verileri kaydedildi.
Bulgular: Grup L’de 29 (%41,4) hastada hipotansiyon görülür iken, Grup C’de 54 (%77,1) hastada hipotansiyon gelişti (p<0,001). Spinal anestezi sonrası 2. ve 3. dakikalardaki sistolik ve diyastolik kan basıncı değerleri Grup L’de daha yüksek bulundu (p<0.05). Ayrıca Grup L’de kullanılan efedrin miktarı Grup C’ye göre daha düşük bulundu (9,9±14,2 mg’a karşı 15,9±11,9 mg, p=0,007).
Sonuç: Sezaryen ameliyatlarında uygulanan LR yöntemi spinal anesteziye bağlı hipotansiyonu azaltmakta ve dolayısıyla daha az vazopressör ihtiyacına neden olmaktadır.

8. 
Semptomatik Periferik Arter Hastalarında Lomber Sempatik Bloğun Ağrı Üzerine Etkisi-Retrospektif Analiz
Effect of the Lumbar Sympathetic Block on Pain in Patients with Symptomatic Peripheral Arterial Disease-Retrospective Analysis
Samet Sancar Kaya, Şeref Çelik, Erkan Yavuz Akçaboy, Hamit Göksu, Mustafa Yemliha Ayhan, Saziye Şahin
doi: 10.54875/jarss.2022.58076  Sayfalar 188 - 192 (1277 kere görüntülendi)
Amaç: Alt ekstremitenin kronik iskemik hastalığı olan hastalarda, lokal anestezik ve steroid karışımı ile uygulanan lomber sempatik blokajın (LSB) ağrı üzerine etkisinin araştırılması.
Yöntem: Floroskopi eşliğinde L2 ve L4 seviyelerinden 8 mg deksametazon, 80 mg %2 lidokain ve 4 mL salin karışımı kullanılarak LSB uygulanan 23 hasta retrospektif olarak incelendi. Vizüel Analog Skala (VAS) değerleri blokaj öncesi ve blokajdan 3 gün, 1 ve 3 ay sonra kaydedildi.
Bulgular: Çalışmaya 20 (%87) erkek ve 3 (%13) kadın hasta dahil edildi. Hastaların yaş ortalaması 59,65±13,33 yıl idi. Hastaların blokaj sonrası 3. gün, 1. ve 3. ay VAS skorları başlangıç VAS skorlarından anlamlı derecede düşüktü (p<0,05 ). Üçüncü gün, 1. ve 3. ayda VAS skorlarında %50 iyileşme olan hastaların oranı sırasıyla %47,8, %21,7 ve %21,7 idi.
Sonuç: Lokal anestezik ve steroidle uygulanan LSB, revaskülarizasyonu mümkün olmayan periferik arter hastalığı olan hastalarda iskemik ağrıyı azaltmak için güvenli ve etkili bir yöntemdir.

9. 
Jinekolojik Cerrahide Taze Gaz Akımının Derlenme Ajitasyonu Üzerine Etkileri: Klinik Bir Çalışma
The Effects of Fresh Gas Flow on Emergence Agitation for Gynecologic Surgery: A Clinical Study
Ayça Taş Tuna, Gürkan Demir, Havva Kocayiğit, Ali Fuat Erdem
doi: 10.54875/jarss.2022.71677  Sayfalar 193 - 198 (755 kere görüntülendi)
Amaç: Bu prospektif çalışma laparotomik jinekolojik cerrahi geçiren hastalarda düşük akımlı anestezinin (DAA) derlenme ajitasyonu üzerine etkisi olup olmadığını tespit etmeyi amaçlamaktadır.
Yöntem: Bu prospektif randomize çalışmaya 64 hasta dahil edildi. Hastalar rastgele iki gruba ayrıldı: Grup 2 ve Grup 0,5. Taze gaz akımı (TGA) başlangıçta her iki grupta da 4 L dk⁻¹ olarak ayarlandı. Tüm hastalarda sevofluran 1 minimum alveolar konsantrasyona ulaştığında TGA Grup 2 için 2 L dk⁻¹ ve Grup 0,5 için 0,5 L dk⁻¹’ye düşürüldü. Vaporizatör Grup 2’de cerrahi bitiminde kapatılırken, Grup 0,5’te cerrahi bitmeden 15 dakika önce kapatıldı. Cerrahi bittiğinde TGA 4 L dk⁻¹’ye yükseltildi. Derlenme ajitasyonu post-anestezi bakım ünitesinde 5, 10, 20 ve 30. dakikalarda Riker sedasyon ajitasyon skalası (SAS) kullanılarak değerlendirildi.
Bulgular: Beş hastada derlenme ajitasyonu gözlendi ve gruplar arasında istatistiksel olarak derlenme ajitasyonu açısından anlamlı fark saptanmadı. Tüm değerlendirme sürelerinde SAS=4 olan hasta sayısı Grup 0,5’te anlamlı olarak daha fazla iken SAS<4 olan hasta sayısı Grup 2’de anlamlı olarak daha fazla idi (p<0,05).
Sonuç: Sakin ve koopere olan hasta sayısı DAA uygulanan hastalarda daha fazlaydı.

10. 
Lomber Radiküler Ağrı Tedavisinde Kambin Üçgeni Yaklaşımı ile Uygulanan Steroid Enjeksiyonunun Etkinliğinin Konvansiyonel Transforaminal Yaklaşımla Karşılaştırılması: Prospektif Randomize Çalışma
A Comparative Study of the Effectiveness of Lumbar Steroid Injection in Kambin’s Triangle Versus Conventional Transforaminal Approach for the Treatment of Lumbar Radicular Pain: A Prospective Randomised Study
Gauresh Singh, Reena Dr, Anil Kumar Paswan, Amrita Rath
doi: 10.54875/jarss.2022.28199  Sayfalar 199 - 206 (486 kere görüntülendi)
Amaç: Bel ağrısı, yaş ve cinsiyetten bağımsız olarak yaygın görülen bir problemdir. Hastalar için zahmetli bir süreç olan bu durumun konservatif olarak tedavisi çok zordur. Bu patoloji, hastalarda hareket kısıtlılığı ve mental problemlere yol açabilir.
Yöntem: Prospektif, randomize, çift-kör olarak planlanan çalışma etik kurul onayından sonra gerçekleştirildi. Lomber radiküler ağrısı olan 20-70 yaş arası 40 hasta konvansiyonel transforaminal ve Kambin üçgeni yaklaşımı olmak üzere iki farklı gruba ayrılarak epidural steroid uygulandı. Sözlü Sayısal Derecelendirme Ölçeği kullanılarak ağrı şiddetindeki değişiklik primer sonuç olarak kaydedildi. Oswestry Engellilik İndeksi ve Hasta Memnuniyet Skoru kullanılarak fonksiyonel durumdaki değişiklikler ikincil sonuç olarak kaydedildi. İşlem sırasında karşılaşılan advers olaylar, komplikasyonlar ve işlemin başarısız olduğu hastalar kaydedildi.
Bulgular: Yaş, cinsiyet, lezyonun lokalizasyonu ve yaklaşım yönteminde, ağrının giderilmesi ve fonksiyonel durumdaki iyileşme açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı.
Sonuç: Transforaminal epidural steroid enjeksiyonu için kullanılan her iki yaklaşım da ağrıyı azaltmada ve fonksiyonel durumu düzeltmede anlamlı şekilde etkiliydi ve her iki yöntemin de etkinliği benzer bulundu. Etkililiklerinde önemli bir fark yoktu ve hiçbiri diğerinden üstün değildi.

EDITÖRE MEKTUP
11. 
Rüptüre Olmayan İntrakraniyal Anevrizmaya Endovasküler Girişim Sonrasında Gelişen Nonkonvulzif Status Epileptikus: Çok Nadir Bir Olgu
Nonconvulsive Status Epilepticus After Endovascular Intervention for a Non-Ruptured Intracranial Aneurysm: A Very Rare Case
Pınar Ergenoğlu
doi: 10.54875/jarss.2022.84803  Sayfalar 207 - 208 (417 kere görüntülendi)
Makale Özeti |Tam Metin PDF

KISA NOT
12. 
Euroanaesthesia 2022'nin Ardından
After Euroanaesthesia 2022
Selin Erel
doi: 10.54875/jarss.2022.38980  Sayfalar 209 - 211 (353 kere görüntülendi)
Makale Özeti |Tam Metin PDF

13. 
Emekli Olan ARUD Başkanları
Retired ARUD Presidents

Sayfa 212 (403 kere görüntülendi)
Makale Özeti |Tam Metin PDF